Zeki Demirkubuz'un 35. İstanbul Film Festivali'nde Altın Lale Uluslararası Yarışma Bölümü'nde yer alan 'Kor' isimli filmi, izleyiciyle buluştu. Ünlü yönetmen, gösterimden önce "Filmimiz 145 dakika ama inanın 90 dakika gibi hissedeceksiniz" dedi. Film çıkışı benim hissiyatım ise; gösterilen 145 dakika, hissedilen 360 dakika şeklindeydi. Demirkubuz, yine Nuri Bilge Ceylan'a laf dokundurmadan edemedi: "Filmimizde uzaklara bakışlar var ama başkalarınki gibi değil!" Komik adam vesselam, komedi filmi yapsa çok başarılı diyaloglar çıkaracağından hiç şüphe yok!
Zeki Demirkubuz; yeni filmi 'Kor'da, üç kişilik sarsıcı bir aşk hikayesini anlatıyor. 'Yaşamın esası ihanettir' mantığından yola çıkan Demirkubuz, bu filmde de 'aldatmayan kadından hikaye olmuyor' düşüncesini izleyiciye kasvetli penceresinden sunuyor.
BİRSEL'E YANLIŞ SENARYO!
Filmin konusu şöyle: Kocası 'Cemal' (Caner Cindoruk) Romanya'ya kaçak işçi olarak gitmesinin ardından evde giysi dikerek geçimini sağlayan 'Emine' (Aslıhan Gürbüz), bir giyim atölyesinde eski patronu 'Ziya' (Taner Birsel) ile karşılaşır. 'Ziya', 'Emine'nin durumunu görüp ona yardım eli uzatır; bu arada ikilinin arasındaki ilişkinin seyri de değişir. Ancak bir süre sonra 'Cemal', Romanya'dan döner. Üç kişinin de hayatı dönüşü olmayacak şekilde değişecektir.
Bir röportajında "Oyunculara iyi olduklarını gösterecekleri senaryoyu verebilen tek adam benim" diyen Demirkubuz, 'Kor'da Taner Birsel'e yanlış senaryo vermiş gibi. Ya da Taner Birsel, yanlış senaryo okumuş. Onun sahneleri çekilirken Demirkubuz'un rejide olmama ihtimalini de düşünmedim değil! Taner Birsel'in canlandırdığı 'Ziya' karakteri; son derece gerçeklikten uzak, heyecansız ve donuk halleriyle dikkat çekiyor. Filmin baş karakterlerinden birinin inandırıcı olmaması hikayeye zarar veriyor. Karakterin izleyiciye yansıması yetersiz olunca; izleyici ne o aşka inanıyor, ne de verilen donuk tepkilere.
'Emine'yi canlandıran Aslıhan Gürbüz, filmde konfeksiyon atölyesinde çalışan bir kadın. İnanılmaz düzgün Türkçesiyle, adeta kuş dilinde diksiyon dersi veren hocalara taş çıkartıyor. Konfeksiyonda çalışan bir kadının evde kocasıyla karanlıkta oturup derin nefesler alarak ağır ağır konuşması hiç gerçekçi gelmiyor. Hikayenin tüm bu olumsuzluklarına rağmen inandırıcı olabilen bir karakter var filmde. Caner Cindoruk, canlandırdığı 'Cemal' karakteriyle filmdeki en iyi performansı sergiliyor. Karakter değişimiyle duyguyu izleyiciye doğrudan hissettiriyor.
KADINI YİNE ZAYIF GÖSTERDİ
Çağlar Çorumlu, Demirkubuz'un bir önceki filmi 'Bulantı'da oynadıktan hemen sonra 'Kor'da oynamak için de anlaşmaya oturmuştu. Bu filmde eğlenceli karakteriyle kahve sahnesinde karşımıza çıkan Çorumlu'nun filmde az sahnesi olmasına rağmen yaptığı espriler, akılda kalıyor.
Filmde beni rahatsız eden detaylardan biri; Emine'nin 'Abi' dediği 'Ziya'yı yatağına alması, kocası 'Cemal'in şiddetine maruz kalması... Zeki Demirkubuz, önceki filmlerinde olduğu gibi bu filminde de kadını yine zayıf gösteriyor!
Film sonrası söyleşide Demirkubuz'a kadın düşmanlığıyla ilgili bir soru soruldu. Demirkubuz, bu soruyu şöyle yanıtladı: "Ben gerçeğe dokunuyorum. Kadınlara karşı bir hıncım yok, kadınları anlattığım için bana bu konuda minnet duymalılar!"
Gerçeğe dokunmak, 'abi' dediğin insanı yatağa almak olmamalı. Ayrıca her gün bu ülkede kadınlar savunmasız bir halde şiddete maruz kalırken ben orada yine kocasından dayak yiyen bir kadınla karşılaşmayı hiç istemedim. Gerçek film yapılmalı evet ama her filmde aynı vurguyu yapma isteği nedendir; çok merak ediyorum. Demirkubuz'un bilinçaltında kadın; aldatma ve şiddet olarak işlenmiş. Sistem de bu şekilde üretimler yapıyor anlaşılan. 'Kadınlar bana minnet duyacak' denilen noktada maalesef minnet duyamıyorum. Zira fazlasıyla doluyuz; bizim bu hikayelerde artık ezilen değil, güçlü kadınlar görmeye ihtiyacımız var. Hem "Feministler bana kızgın" diyordun; yap bir kadını güçlü gösteren kadın filmi, tüm kadınların gönlünü al. Yapabilir misin?
